hayatı geç
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Toplumsal gelişme, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetleri gibi temel alanlarda katettiğimiz mesafeler kaçınılmaz olarak bazı anayasal düzenleme taleplerinin doğmasına da vesile olmaktadır. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durum da budur'' dedi.
ANKARA - Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin yeni hizmet binasının açılışı nedeniyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Hükümet olarak çağa yakışır, Türkiye'ye yakışır bir adalet hizmeti için her türlü imkanı seferber ettiklerini söyledi.
Erdoğan, 6,5 yıldan bu yana 170'i aşkın noktada adalet sarayı çalışmalarına başlandığını ve dönemlerinde hizmete açtıkları adalet sarayı sayısının 117'ye ulaştığını bildirdi.
İmkanlar elverdikçe hukukun en hızlı ve kaliteli şekilde tecelli etmesine katkıda bulunmak için alt yapı yatırımlarını ve diğer çalışmaları sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hükümet olarak sorumluluğumuz, adaletin tecellisine yardımcı olmaktır. Bu sorumluluğumuzu en iyi şekilde yapmanın gayreti içerisindeyiz.
Anayasa Mahkemesi, gerek hukuk sistemimizin, gerek cumhuriyetimizin en temel, en köklü kuruluşlarından biridir. Anayasa Mahkemesi, gördüğü fonksiyon ve sahip olduğu misyon itibariyle bu konuma sahiptir. Yine bildiğiniz gibi anayasalar bir toplumun, milletin ortak değerlerinin yer aldığı metinlerdir. Toplumsal gelişme, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetleri gibi temel alanlarda katettiğimiz mesafeler kaçınılmaz olarak bazı anayasal düzenleme taleplerinin doğmasına da vesile olmaktadır. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durum da budur.
Anayasa Mahkemesi'nden siyasi partilerimize, Yargıtay'a, sivil toplum örgütlerimize varıncaya kadar geniş bir toplumsal kesimde acil bir anayasal düzenleme veya anayasal alanda yenilenme, tazelenme, güncellenme talepleri doğduğu aşikardır.''
''HUKUK GELİŞTİKÇE, ÖZGÜRLEŞTİKÇE TOPLUM DA GELİŞİR, ÖZGÜRLEŞİR''
Erdoğan, Türkiye'nin artık dünyanın taşrasında yaşayan, önemli gelişmeleri kenardan izleyen, çağdaş dünyanın gerisinde kalan bir ülke olmadığını kaydetti.
Türkiye'nin her geçen gün hızla dünyaya açılan ekonomisi, hızla büyüyen küresel rekabet, gücü artan, kendisini ileri demokrasilerle mukayese eden gelişmiş ülkelerdeki çağdaş hukuk normlarına uyum sağlamaya çalışan bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakınız cumhuriyetimizin kurulduğu dönemlerle bugünün Türkiyesi'nin içinde bulunduğu dönem hiç şüphe yok ki tamamen farklı niteliklere sahiptir. Bugün ne Birinci Dünya Savaşının, ne İkinci Dünya Savaşının, ne de Soğuk Savaşın şartları mevcuttur. Öte yandan küreselleşmenin her geçen gün kendini daha güçlü bir şekilde hissettirdiği günümüzde medeniyet yarışında geri kalmamak için her alanda olduğu gibi hukuk normlarımızı da çağdaş dünyanın gereklerine uydurma zorunluluğu doğmuştur. Nitekim cumhuriyetimizin önemli çağdaşlaşma projelerinden olan Avrupa Birliği'ne katılım süreci de bu dönüşümü ve uyumu gerekli kılmaktadır.
Çünkü, hukuk modernleştikçe toplum da modernleşir. Hukuk geliştikçe, özgürleştikçe toplum da gelişir, özgürleşir. Geçmişte çok net biçimde ortaya çıkmıştır ki hukuk her zaman toplumun önünü açan bir rol üstlenmiştir. Hukuk sistemimiz bir yönüyle demokratik, laik, sosyal hukuk sistemi olan cumhuriyetimizin temel niteliklerini koruyan Anayasal ve yasal zeminini güçlendiren bir özellik taşımalıdır. ''
Türkiye'nin daha çağdaş, daha müreffeh daha gelişmiş, daha kalkınmış bir ülke haline gelmesine zemin hazırlaması gerektiğine işaret eden Erdoğan, hukuk sisteminin en geniş anlamıyla adalet üretmesi, toplumun önünü açması, gelişme ve ilerlemeyi teşvik edici bir fonksiyon görmesinin Türkiye ve millet için hayati bir konu olduğunu söyledi.
Temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınmadığı, adaletin sağlanmadığı bir toplumda kalkınmadan, ilerlemeden, gelişmeden söz edilemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
DEVLETİN BİRİBİRİNDEN AYRILMAYACAK DÖRT NİTELİĞİ
''Bildiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti, Anayasamızda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmaktadır. Devletin bu dört niteliğini asla birbirinden ayıramayız. Bunlardan herhangi birini ötekine feda edemeyiz. Aralarında bir öncelik sıralamasına da gidemeyiz. Bu dört temel nitelik, birbirini tamamlayan, pekiştiren özelliklere sahiptir. Onun için Cumhuriyetimizin bu temel değerlerini her türlü tartışmanın üzerinde tutmaya devam etmek durumundayız.
Anayasamızda ifadesini bulduğu şekliyle cumhuriyetimize de demokrasimize de laikliğe de ruhu ve lafzıyla birlikte sahip çıkmalıyız. Milletimizin hukuka ve yargıya olan güvenini de ancak bu şekilde koruyabiliriz. Uluslararası kamuoyunda Türk yargısını örnek bir konuma yükseltmek bütün Türk vatandaşlarına düşen bir görevdir. Ancak yargı mensuplarımız, siyasetçilerimiz bu konuda daha hassas olmalıdır. Zira demokrasinin olgunluğuyla hukukun olgunluğu birbirine paraleldir. Birbirine bağlı olarak ilerlemektedir. Bu bakımdan demokrasi ile hukukun çatışması düşünülemez. Ancak her ikisi de birbirini zenginleştiren, birbirini güçlendiren değerlerdir.''
''ANAYASA MAHKEMESİNİN MEVCUT YAPISI''
''Anayasa Mahkemesi'nin mevcut yapısının günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı'' şeklindeki düşüncelerin son dönemlerde sıkça dile getirildiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu durum, herkesten önce son üç dönemden bu yana Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yürüten değerli hukukçularımız tarafından da defahatle ifade edilmiş, kamuoyu nezdinde tartışılmıştır. Mevcut yapının değiştirilmesini, en başta Anayasa Mahkemesi açısından olumlu sonuçlar doğuracağı çeşitli vesilelerle ifade edilmektedir.
Ancak değişikliğin gerekliliği, mahiyeti, kapsamı ve modeli konusunda farklı görüşler bulunduğunu da biliyoruz. Biz bu konuda her türlü görüşün, fikrin, değerlendirmenin özgürce ifade edilmesinden, tartışılmasından yapıcı bir şekilde ele alınmasından yanayız.
Zira, modern toplumlarda değişim olgusu, demokratik müzakereyle, uzlaşıyla, yapıcı değerlendirmelerle ele alınır, gerçekleştirilir. Bu bakımdan eleştirinin, ifade hürriyetinin yerleşik bir değer olarak kabul edilmediği toplumlar, medeniyet yarışında geri kalmaya mahkumdur. Türkiye özellikle, demokratikleşme ve güçlü bir hukuk devleti olma yolunda çok büyük mesafeler katetti. Türkiye'yi çağdaş dünya devletleri içinde hak ettiği saygın konuma yükseltmek için gerekli iradeyi her zaman ortaya koyan milletimiz, cumhuriyetimizi bütün değer ve kurumlarıyla yaşatmaya devam edecektir. İşte bugün aydınlık bir geleceğin eşiğindeyiz. Milletçe cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedefi doğrultusunda yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz.''
TÖRENE KATILANLAR
Anayasa Mahkemesi'nin 47. kuruluş yıl dönümü ve yeni hizmet binasının açılışı dolayısıyla düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Cemil Çiçek ve Hayati Yazıcı, kabine üyeleri, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Ankara Valisi Kemal Önal, Büyükşehir Belediye Başkan Melih Gökçek, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Türkiye'ye davet edilen yabancı ülke anayasa mahkemelerinin başkan ve üyeleri, askeri yargı mensupları ve çok sayıda davetli katıldı.
Danıştay Başkanı Mustafa Birden'in yurt dışında olduğu için törene katılamadığı bildirildi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Toptan ve Başbakan Erdoğan'ı yeni binanın giriş kapısında karşıladı.
Törende Anayasa Mahkemesi'nin yeni binasının yapım aşamasına ilişkin slayt gösterisi yapıldı, Bayındırlık Bakanlığı yetkilileri de bina hakkında bilgi verdi.
Yeni binanın açılışıyla ilgili konuşan Başkan Haşim Kılıç, anayasaların hayata uyarlanmasında denetim görevini yürüten anayasa mahkemelerinin üstlendikleri bu göreve denk düşen standartlarda hizmet vermesinin herkesçe kabul gören bir gerçek olduğunu söyledi.
Bunun aynı zamanda adaletin doğum yeri olarak nitelenen mahkemelere toplumun verdiği değerin de bir göstergesi olduğunu ifade eden Kılıç, ''Bu anlayış, kuşkusuz ülkenin ekonomik gücüyle de yakından ilgilidir. Son yıllarda ekonomik gücümüzün adalet hizmetlerine ilişkin fiziki şartların iyileştirilmesinde yoğun bir şekilde kullanılması büyük bir sevinç ve takdirle karşılanmaktadır'' diye konuştu.
Kılıç, başka amaçlarla yapılan ve uygun görülen binalarda 47 yıldır hizmet veren Anayasa Mahkemesi'nin ilk defa arzusuna ve ihtiyaçlarına uygun şekilde bir binaya kavuşmasının sevinci içerisinde olduklarını dile getirdi.
Bu projenin mahkemenin bugünkü işlevi yanında gelecekte üstlenebileceği yeni görev ve yetkilerini de rahatlıkla yerine getirebileceği bir öngörüyle hazırlandığını anlatan Kılıç, ''Öyle umuyorum ki çok uzun yıllar Anayasa Mahkemesi bir hizmet binası sorunu yaşamayacaktır. Mensuplarımıza yeni binamızda hak ve özgürlüklerin gelişiminde hukuk dünyasına olumlu katkılar verecek mutlu bir çalışma irmelerini temenni ediyorum'' dedi.(A.A)